Ukrayna’nın ateş altında olduğunu anımsatan Varank, “Türkiye’nin de Ukrayna’nın haline düşmesini isteyenler hep oldu, halen varlar. Birilerinin aklına uyup, güvenliğimizi tek boyutlu ittifaklara emanet etsek, savunma sanayinde yerli üretimi öteleyip ithal ürünlere güvensek, coğrafyamızdaki planlara itiraz etmesek elbette Ukrayna ile aynı kaderi paylaşabilirdik.” ifadesini kullandı.
Varank, Türkiye’nin, coğrafyasında bir istikrar adası olarak, yaşanan her dramda kapısını mazlumlara açtığını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Binlerce kilometre öteden gelip, coğrafyamızın kaderiyle oynayanlardan elbette aynı hassasiyeti beklemiyoruz. Ama onlar her seferinde yeni bir iki yüzlülükle karşımıza çıkıyorlar. Bakınız, ölümden katliamdan kaçan milyonlarca Suriyeli vatandaşa Türkiye sahip çıkarken, bazı Batılı ülkeler kabul ettiği 15-20 Suriyeli sığınmacı için ülkelerinde adeta şov yaptılar. Geriye kalan milyonlarcasını ya görmezden geldiler ya da botlarını batırıp ölüme terk ettiler. Kıyıya vuran küçük bedeniyle ruhumuzda derin yaralar açan Aylan bebeğin denizin kıyısında yüzüstü yatışını unutabilir miyiz? Halep’teki hava saldırısı sonrası enkaz altından çıkartılan Ümran’ı hafızalarımızdan silebilir miyiz?
Bugün de Ukrayna’da sığınaklarda doğan bebekler, tren garında en yakın trene binmeye çalışan çocuklar en az Suriye’de, Filistin’de, Afganistan’da yiten canlar, titreyen minik yürekler kadar canımızı acıtıyor. Ama binlerce Suriyeli sığınmacıyı Akdeniz’in soğuk sularında ölüme terk edenler, bugün Ukrayna’da sığınmacı durumuna düşen mazlum Ukraynalılara ‘sarı saçlı, mavi gözlü, medeni’ sığınmacılar diyerek kucak açıyor. Savaşın ortaya çıkardığı mağduriyetlerde bile ayrımcılık yapan sözde medeni bu zihniyet, 21. yüzyılda Avrupa’nın orta çağına rahmet okutuyor.”
“TÜRKİYE ARTIK KENDİ GÖBEĞİNİ KENDİSİ KESİYOR”
Türkiye aleyhinde adım atmak isteyenler iki kere değil bin kere düşünmek zorunda kalıyorsa bunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürütülen Milli Teknoloji Hamlesi’nin büyük katkısı olduğunu vurgulayan Varank, şöyle devam etti:
“Savunma sanayiinde yerliliği yüzde 25’lerden yüzde 80’lere ulaşan Türkiye, artık kendi göbeğini kendisi kesiyor. Üstelik bunu gizli açık ambargolara, engellemelere rağmen başarıyor. SİHA’larımızın kabiliyeti artık tüm dünyada oyun değiştirici olarak kabul ediliyor. Bunun yanında birçok savunma sanayi ürünümüz artık yurtdışından büyük rağbet görüyor. Milgemimizle, Altayımızla, Hürkuşumuzla ve inşallah milli muharip savaş uçağımızla 2023’ü büyük bir özgüvenle karşılayacağız. Tüm bu adımlarla birlikte, ülkemizin yeni yüzyılını Milli Teknoloji Hamlesi ile şekillendireceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”