Japon hükümeti bu kararı sığınmacı adaylarının, haklarında kesin karar verilene dek ülkedeki göçmen merkezlerinde süresiz tutulmalarının önüne geçmek amacıyla aldığını söylese de sığınmacı hakları uzmanları yasa tasarısını sığınmacıların geri dönmek istemedikleri kendi ülkelerinin şartlarına bakılmaksızın onları bir an önce Japonya’dan göndermek için uygulamaya konmuş bir plan olarak görüyor.
Kanun tasarısı şimdi bir üst merci olan Danışmanlar Meclisi’nde tartışılacak ve kabul edilirse yasalaşacak.
BİTMEYEN BAŞVURU SÜRESİ
Japonya’da sığınma talebinde bulunanlar Japonya Göçmenlik Hizmetleri Ajansı tarafından başvurularının değerlendirildiği süre boyunca ülkeden sınır dışı edilemiyorlar.
Ancak hükümet, mülteci adaylarının ülkede kalmak için sistemi suistimal ettiğini düşünüyor ve başvuruları reddedilse bile aynı gerekçelerle pek çok defa başvuruda bulunmalarını şüpheyle karşılıyor.
Bu süre zarfında vizesi dolan sığınmacılar, göçmen merkezleri adı verilen yerlerde gözaltına alınıyorlar. Sığınmacılar sürekli yeniden başvuruda bulundukça bu merkezlerde gözaltı süreleri de uzatılıyor.
Ne var ki sığınmacı hakları savunucuları bu merkezlerdeki şartların çok kötü olduğunu, sığınmacıların insan haklarının ihlal edildiğini, buralarda özellikle başvurularından vaz geçmeleri için doğrudan ya da dolaylı psikolojik baskıya maruz kaldıklarını söylüyorlar.
Bazen bu baskı psikolojik sınırı da aşıp mültecilerin vücut sağlıklarını tehdit etmeye kadar varabiliyor.
Son olarak Mart 2021’de vizesinin süresi geçtiği için Nagoya Bölgesel Göçmenlik Bürosu tesislerinde göz altında tutulan 33 yaşındaki Wishma Sandamali adlı Sri Lankalı bir kadın, sağlığı günden güne bozulmasına karşın zamanında müdahale edilmediği için merkezde tutulduğu yedi ayın sonunda hayatını kaybetmişti.
Sandamali, 2007 yılından beri Japonya’da bir göçmenlik merkezinde akıbetlerini beklerken hayatını kaybeden 17. kişi olmuştu.
Sandamali’nin ölümü Japonya’da büyük tepkiye neden olmuş, o sırada sığınmacıların üç defa ve daha fazla başvurmalarını önleyen yasanın bir süre rafa kaldırılmasına neden olmuştu.Ancak hükümet bir süre sonra tepkilerin dinmesini fırsat bilip kanun tasarısını meclis gündemine getirdi ve sonunda bu hafta içinde de tasarı meclisten geçti.
Tasarının görüşülmesi sırasında muhalefetteki Japonya Anayasal Demokratik Partisi üyeleri, adalet ilkesi gereği sığınmacıların başvurularının sadece Japonya Göçmenlik Hizmetleri Ajansı’nın değil, tarafsız üçüncü bir merci tarafından incelenmesi yönünde öneride bulunsalar da bu öneri reddedildi.
Tasarıya yönelik kabul edilen tek değişiklik, mültecilik başvurusunda bulunan sığınmacıların başvuruları incelenirken gözaltı merkezlerinde tutulmaları yerine bu süreyi destekçilerinin sponsorluğunda ve gözetiminde daha insanca bir ortamda geçirmelerine olanak sağlanması oldu.
TÜRK VATANDAŞI VE KÜRT MÜLTECİLERİN DURUMU
Japonya’ya gelip mültecilik başvurusunda bulunanlar arasında çok sayıda Türk vatandaşı Kürt olduğu biliniyor.
Ancak Japonya’da mülteci hakkını elde etmek neredeyse imkansız. Geçen yıl 30 yaşındaki bir Kürt sekiz yıl bekledikten sonra, başvurusu onaylanan ilk Türk vatandaşı olmuştu.
Şubat 2014’te ilk defa Japonya’ya gelen bu kişinin o yıl yaptığı başvuru reddedilince 2018’de tekrar başvurmuş ve o başvuru da reddedilmişti. Bunun üzerine 2019’da Sapporo Bölge Mahkemesi’ne başvuran mülteci adayının başvurusu olumlu sonuçlanmış ve hükümet de bu karara itiraz etmemeyi seçmişti.
Japonya’da yaklaşık 2 bin civarında Türk vatandaşı Kürt yaşadığı tahmin ediliyor.
Her yıl on binlerce kişiye sığınma hakkı tanıyan Amerika ve Avrupa’nın aksine Japonya 2021’de sadece 74 yabancıya mültecilik vermişti.
Geçen yıl bu sayı 202’ye çıkmış ve bu çok düşük sayı bile ülkenin şimdiye kadar kabul ettiği en büyük sayı olarak kayıtlara geçmişti.